Mustafa Göğüş Yazar / Autor
- Startseite
- Deutschland
- Stuttgart
- Mustafa Göğüş Yazar / Autor
Mustafa Göğüş YAZAR
Wie gewohnt öffnen
10/03/2023
KAVRAMLARA TESLİM EDİLMİŞ KADERİMİZ
Hazırlanan mutabakat metni kulağa hoş geliyor…! Ekonomi, sosyoloji, Adalet gibi tüm kavramlar yine yer almakta…! Geçmişe baktığımızda tüm partiler, liderler ve hükümetler aynı kavramları dillendirmişlerdi….! Yani ben bu kavramları çocukluğumdan buyana dinlerim…! Peki yıllardır altı doldurulamayan bu kavramlar bugün nasıl doldurulacak…?
Mesela şehircilik Bakanlığımız var, belediyemiz var…”YANİ, ARTIK SOKAKLARDA, BİNALARIN ÜZERİNDE SALLANAN VE HAYATİ TEHLİKE OLUŞTURAN ELEKTRİK KABLOLARI GÖRMEYECEKMİYİZ…?”
Mesela Aile ve sosyal Bakanlığımız var…”YANİ, ÖĞRETİM VE EĞİTİMDEN MAHRUM KALMIŞ, SOKAKTA KARTON TOPLAYAN, SU SATAN, TRAFİK IŞIKLARINDA ARABA CAMI SİLEN ÇOCUKLARI GÖRMEYECEKMİYİZ…?”
Mesela ekonomi Bakanlığımız var, “YANİ, BAKKALI, TERZİYİ, KÜÇÜK KONFEKSİYONCUYU KORUMAK İÇİN AVM. YAPIMLARINA SINIRLANDIRMA GETİRİLDİĞİNİ Mİ GÖRECEĞİZ…?”
Mesela küçük ve orta ölçekli işletmelere “İHALEYE GİRME FIRSATI…, İHALE BEDELİNE SERMAYESİ YOKSA, TEŞVİKMİ VERECEĞİZ…?”
Mesela eğitim Bakanlığımız var…”YANİ, SADECE PROF. VE DR. UNVANLI KİŞİLERİN PRİM YAPTIĞI…, FAYANSCILIĞI VE MARANGOZCULUĞU AYAK ALTI MESLEĞİ OLARAK GÖREN OKUMUŞ CAHİLLERDEN Mİ KURTULACAĞIZ…?”
YANİ, BİRÇOK OKUMUŞ CAHİL, İŞSİZ ÜNİVERSİTELİ GÖRMEYECEKMİYİZ…?”
YANİ İSTEYEN İSTEDİĞİ MESLEĞİ Mİ ÖĞRENECEK, YOKSA TUTTURDUĞU PUAN’a GÖRE MESLEK Mİ…?”
YOKSA ÇOCUKLARIMIZIN ÖĞRETİMİNİ.., PUANI ÖĞRETMENLİĞE YETTİ DİYE ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNİ SEÇEN ÖĞRETMENLERE TESLİM ETMEYECEKMİYİZ…?”
Mesela öğretimin yanısıra Toplumu eğitecek, “YANİ ÖRNEĞİN BİR MAĞAZANIN KASASINDA SIRA BEKLERKEN DİĞERİNİN SIRASINI KAPMAYAN…, YANİ KASA’DA ÖDEME YAPARKEN ARKAMDAKİNİN MESAFE KOYDUĞUNU…, KASADARIN NÜFUS DAİRESİ MEMURU GİBİ TÜM KİMLİK BİLGİLERİMİ SORMADIĞINI MI GÖRECEĞİZ…?”
Mesela bir turizim Bakanlığımız var…, “YANİ, TURİSTLERİN KAZIKLANMADIĞI, OTELLERİN İNTERNET SİTELERİNDE GÖSTERDİKLERİ İLE SUNDUKLARINDA FARKLILIĞIN GÖRÜLMEDİĞİ BİR TATİL Mİ YAŞAYACAĞIZ…?”
Sabahlara kadar yazabilirim…! Üst kavramların altı doldurulacak mı.., yani sokağa, eve, evin mutfağına, esnafın kasasına, sokak köpeklerine, evsize ve işsize yarayacak mı…?
Yoksa ekonomi Bakanı, “faiz’i indirelimmi kaldıralımmı…?”
Turizim Bakanı “kaç otel daha açabiliriz..?” Eğitim Bakanlığı “sınavları nasıl daha stresli hale getirebiliriz, bir dakika geciken öğrenciye nasıl 1 sene daha kayıp ettirebilirizi mi hesaplayacak…?, işsiz Üniversiteli üretmeye devam mı edecek…?
Şehircilik Bakanlığı müteahhitlik yapmaya devam mı edecek?”
YANİ KAVRAMLARIN ALTI DOLDURULACAK MI? YOKSA YİNE YUKARIDA UYGULANACAK AŞAĞIYA HERGÜN HABER PROGRAMLARINDA İYİ YETİŞMİŞ PROFLAR’dan KAVRAM DERSİ Mİ ALACAĞIZ…?
6’LI MASAYA AÇIK MEKTUBUM
BAŞARI DETAY’DA GİZLİDİR, KAVRAMLARDA DEĞİL…!
MUSTAFA GÖĞÜŞ

19/02/2023
Adana yakınlarında arabamız bozuldu.Şükür pazar olmasına rağmen bir Ustamız yardımcı olacak. Takriben 2 saate tekrar yola devam edebileceğiz.
16/02/2023
15/02/2023
MEGA VE REZİDANS….
Almanya’daki emlak satış ilanlarına şöyle bir göz attım. İlan başlıkları şöyle;
- “enerji tasarrufu yüksek daireler….”
- “Toplu ulaşıma çok yakın 3 odalı daire…”
- “Yaşlılara uygun daire…” gibi birçok ilan başlığı ile karşılaştım…!!!
Sonra birde Türkiye’deki emlak satış ilan başlıklarına baktım;
- “mega lüks daireler…”
- “Prestij’de sınır tanımadık…”
- “Sizde zirvede olun…” Rezidans.., villa…,
gibi üst kavramlar ile insanların tatmin, itibar ve gösteriş ruhunu okşayan satış dili kullanılmakta…! Açız aç…! Övgüye aç, tasdike aç, diğerinden daha üstün gözükmeye açız…!!!
Kolonlar, kirişler, beton, tuğla önemli değil… onlar üstü kapalı ve izbededir…, misafir oraya inip bakacak değil ya…, önemli olan misafirin geldiği alanlar…! Sonra sohbet başlar…, ne kadar kaliteli ve tasarruflu bir daire aldığımızdan değil…, pazarlık esnasında sergilediğimiz üstün başarımızdan bahsederiz…!!!
Yola bakıyor olması çok önemli…, çünkü ses önemli…desibeli ne kadar yüksek olursa kulaklarımıza ve beynimize o kadar zarar veriyor….!!! Olsun, ama yola bakıyor…, yola bakması çok önemli….haaa birde, adı üstünde rezidans yani!!! Rezidans olmasada…, rezidans denmesi çok önemli…!!!
Kalorifer tesisatı hangi kalitede? Kolonlar hangi genişlikte? Ne kadar demir kullanılıyor? Pencerelerin ses geçirme ve yalıtım özellikleri…?
Hiç önemli değil…, önemli olan “rezidans ve mega olması…!!!”
Bir konuta milyonlarca TL. öderizde, müteahhitten bağımsız, müteahhitin beslemediği bir mühendisin incelemesi için 1000-2000TL’ miz yoktur…!
Lüks değil kalite
Rezidans değil yuva
Gösteriş değil yaşam
dediğimiz gün, deprem öldürmez…!
Saygılarımla
Mustafa Göğüş
13/02/2023
ÖN YARGI, HİÇBİR ZAMAN DOĞRU YARGI OLMAMIŞTIR!!!
Dinlemekle anlamış,
konuşmakla da, anlaşılmış olmuyoruz…!
Dilin kemiği, beynimizinde terazisi yok…!
Hele ki insan her ikisinide sadece taşımakla yetiniyorsa…, anlamak.., anlatmak ve anlaşılmak…, anladığını sandığı motiflerden ibaret…, değerleri, bilimi ve vicdanı çürütmüş, sadece görüntüsü ile varlığını hissettiren biyolojik bir varlık olarak, ben anlattım siz anlayın…, anlamadıysanız yine de anlayın…., anladığınızda bende sizi anlayacağım mantığı ile dayatma kültürü geliştirir…!
Yazıyı sadece başlığından yorumlar…, söyleneni kendi ideolojisi ve ürettiği değerlere endeksli dinler ise… aldığı taraftar alkışlarını…, kendisine has bir keramet bilir…, öyle bildiğinde ise kendini ilah.., kendinden olmayanı da şeytan sanar…!
Kişi her ne değere sahip ise.., her kimi kendisine idol görmüş, hangi din’e mensup veya hangi ideolojiyi benimsemişse de…, önce savunduğunu kendisi anlamış olması gerekiyor…! Kendi savunduğunu savunamayan.., savunduğunun celladıdır…!!!
Bir önceki videomda bir takipçimiz çok doğru bir yorum da bulunmuş…”uzman olduğunuz konuda konuşun demiş…” benim uzmanlık alanım “ticari danışmanlık…” ancak içerisinde bulunduğumuz şu ortamda ticaretten ve bireysel başarıdan bahsedecek değilim…! Sonuçta bende bir insanım ve gördüklerime duyarsız kalamam…! Bir daha ki sefere daha TEDBİRLİ olalım…, yaradanın TAKTİRİNİ sorgulamayalım…! Haşa yaradan yanlış bir takdirde bulundu ya getirmeyelim.., yani bilimin ışığında tedbir alalım, ilahi Adalet deyip yaradanın takdirini sorgulamayalım demek istemiştim ve diyorum…!
Beni hiçbir şekilde tanımayan ve tanımadığı halde hakaret eden ve hakareti eleştiri sanan.., ancak bilimden dem vuranları da anlamakta zorlanıyorum…!
BEN İNANCIMI SARAY’DA BULMADIM, SARAYDAN DA ÖĞRENMEDİM…! SARAY’ında BENİ DANIŞMAN OLARAK ALACAĞINI HİÇ SANMIYORUM…!
Anlaşılamadığımı değil, anlatamadığımı düşünüyorum…., bir daha ki sefere anlaşılmak için gayret edeceğim…! SÖZ…!
Saygılarımla

12/02/2023
09/02/2023
TEDBİRSİZLİK DEĞİL…, “HAŞA TAKDİR YANLIŞTI DİYECEĞİZ…!”
önlem / tedbir maliyeti düşürür, takdire engel olmaz! Takdir yaradanın, tedbir insanındır!!!
Dikkat, planlama, kural ve uygulama gibi girişimler, bir “TEDBİR” içindir! Tedbire rağmen istenmeyen sonuç ise, yine “TAKDİRDİR”!
İstenmeyen takdiri zorlamamak için..., tedbir almak gerekir!
“Başımızda çatımız olsun, temel nasıl olsa Toprak...!” anlayışının neticesini yaşıyoruz…!
KURU CESARET’le söylenen benzeri cümleler biz’de çok! Başa gelince..., bahaneler ve suçlular aranır..., televizyonlar yorumcularla dolar...!!! Şöyle olsaydı...., yok böyle olsaydı.... aslında... gibi yorumlarla haklılığımızı savunmaya çalışırız.
“Aslında biz biliyorduk...”
“Bekliyordukda.., bu kadarını beklemiyorduk..!”
Sanki tedbirsizliğimizden değil’de, “tövbe haşa takdir yanlıştı...” der gibi..!
Geçmiş olsun Türkiyem...! ALLAH tekrarını göstermesin İNŞALLAH!!
Yağmurun yağmasına engel olamayız, ancak ıslanmamak için bir şemsiye ile tedbir alabiliriz..!
Tedbir...takdiri değiştirmez.., maliyeti düşürür...!
ZAMAN SUÇLU DEĞİL.., ÇÖZÜM ARAMA ZAMANI…!
Mustafa Göğüş
31/12/2022
BİR YIL DAHA…
Ebediyete göç edenler oldu, eksildik. Dünyaya göz açanlar oldu çoğaldık…, misafirliğe gelen ile giden gibi…, yol’a giden ile yoldan gelen gibi…,
bir varmış bir yokmuş misali…geride kalan masallı günlerden.., gelecekteki masallı günlerde rol almaya hazırlanan aktörler gibi…, gerçekler ile senaryoların arasına sıkışmış seyirciler gibi…,
gel 2023…git 2022 der gibi…
Yeni yılınızı kutluyor…, gerçek senaryoların içerisinde, sahte aktörlerin azaldığı bir yıl ümidi ile sağlık ve huzurun sizi terk etmediği bir yıl daha diliyorum….
Mustafa Göğüş
09/12/2022
06/12/2022
04/12/2022
DÜNYA NE İSTEDİĞİNİ BİLMEYENLERLE DOLU…
Ne istediğini bildiğini ZAN-EDENLER, karşısındakiler ile zan üzerinden iletişime geçer…!
Hep zan-eder, bildiğini zanneder…, bilmediğini konuşur…!
Karnı doyunca yedim zanneder…!
Yalan söyler.., yutturdum zanneder…!
Öper…, sevdim zanneder
Verdiğini reklam eder…, hayır zanneder…!
Nusret’de et yer.., zengin oldum zanneder…!
Zannetmeyin…, ne istediğinizi bilin…diyeceğim…, ama yok vazgeçtim…, istediğinizide., istediğiniz zannediyorsunuz…!
Mustafa Göğüş

26/11/2022
POST GAZETESİNDE YAYINLANAN YENİ YAZIM

26/11/2022
STUTTGART BAŞKOSOLUSUMUZ SAYIN ERKAN ÖNER BEY’in VEDA PROGRAMINDAN KARELER.
GÖREVİ SÜRESİNCE DEVLETİMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA GERÇEKLEŞTİRDİĞİ BAŞARILI HİZMETLERDEN DOLAYI KENDİLERİNE TEŞEKKÜR EDİYOR, YENİ GÖREVİNDE BAŞARILAR DİLİYORUM.

23/10/2022
DEĞERLİ ABİM, HOCAM EROL ÇALI’nın Kitabının 4. baskısı hayırlı olsun, bol okuru olsun İnş.
Hocam’ın kalemine Sağlık, saygılar Sevgiler

06/10/2022
İSTANBUL SEMİNERİMİZİ BAŞARIYLA SONLANDIRDIK… KASIMDA TEKRAR GÖRÜŞME DİLEĞİ İLE… TÜRKİYE TEMSİLCİMİZ, DEĞERLİ KARDEŞİM ÇAĞLAR BİRCAN VE EKİBİNE BU GÜZEL ORGANİZEDEN DOLAYI TEŞEKKÜR EDİYOR SAYGILARIMI SUNUYORUM.
14/08/2022
HERKES ÖĞRETİMLİ…
Sıkça dillendirdiğim bir konu…, yine dillendiriyorum.
ÖĞRETİM = EĞİTİM DEĞİL!!!
Öğretim okul’da.., eğitim ise Ana rahminde başlar, Aile içerisinde, mahallede ve çevrede devam eder. Öğretim ise müfredata göre, dil, coğrafya, tarih, kimya gibi konularda bilgi akımı ile gerçekleşir. MAŞALLAH ne kadar öğretimli olduğumuzu her akşam televizyonlarda bazı Prof’larımızdan görüyoruz…!
Sokağa çöp atma, yeşili koru, trafikte yaya’ya öncelik tanı, sıra beklerken diğerini ezerek sıra kapma, biri kasa’da para öderken mesafe koy, kurnazlığın zararlarını, aklın faydalarını, dürüstlüğün zenginliğini görebilmek gibi özellikler ise.., eğitimle oluşur…!
Normalinde bu saydıklarım, bir insan’dan en tabii ve en asgari beklentimiz olmalı…!
Yani her ehliyeti olana şoför diyemiyeceğimiz gibi, her unvan ve makamı olana’da eğitimli diyemeyiz.
İmkanım olsa “Eğitim Bakanlığı” tanımını.., “ÖĞRETİM BAKANLIĞI” olarak değiştiririm.
Çünki Bakanlıkların sadece öğretim’e yönelik çalıştıklarını düşünüyorum.
Eğitim eksikliği kendisini hissettirmeye başlayınca, diziler’de, en ufak bir sorunda psikologlara giden Anne Babaları canlandırdılar…! Şair ne demiş: “Biri beni anladı, o’da yanlış anladı”!
Eski’den farklılık ve gelişmişlik vurgulamak için..”falanca yerden alışveriş yaptım, falanca kuaför’e gittim derlerdi..! Şimdilerde ise falanca koç’tan, falanca psikolog’tan danışmanlık alıyorum… modası gelişti…! Halbuki psikolog eksiği tespit eder ve sağlığına kavuşturur…! koç ise sende zaten “var olanın” ortaya çıkmasını sağlar…! Kişisel gelişimci ise, siz’de var olanı geliştirir…!
Yani televizyon bozuk…, tamire kebapçıya götürür gibi…!
Bir’de bazı kişisel gelişimcilerimiz var ki.., kendi geçmişinden iki duygusal hikaye ile dinleyenleri ağlatarak geliştiriyor…! Eeee biz’de ağlamaya müsait bir toplumuz.., iki duygusal hikaye ile kişisel olarak gelişmiş hissediyoruz kendimizi…!
Ebeveynler ile çocuklar arası küçük bir sıkıntıda..;”bu çocuğu bir psikoloğa götürelim…” yani sıkıntı çocukta…! Yani Ebeveynler çok sağlıklı…! İnstegram’daki aşçıyı, modacıyı çocuğundan iyi tanıyor….! En ufak sorunla karşılaştığı an…, instagram tavsiyesi; „kendinize bir koç veya kişisel gelişimci bulun..!“
ALLAH aşkına biz ne zaman tanım’ları doğru okuyup, dengeli bir şekilde değerlendireceğiz…?
Eğitilmiş bir Toplum olmalıyız…, haricinde kaç hükümet değişirse değişsin…, kurumsal bir Devlet anlayışı ve bu kurumsallığı şekillendiren, geliştiren bir Toplum olmaktan çok uzaklaşırız…!
Sonuç..?
Herkes üniversite mezunu olma peşinde…! Öğretimli olmak, sizi eğitimli yapmaz.
Yani sadece öğretimli olmanız sizi farklı kılmıyor…! Öğretimi iyi bir eğitim ile süslemek gerekiyor….! Sınıf sıralarında öğrendiklerimizi, saha’da temsil edebilmeliyiz.
EĞİTİMİ ÖĞRETEN, ÖĞRETMLİ YOK…!
ÖĞRETİMİ ÖĞRETEN, EĞİTMLİ YOK…!
Mustafa Göğüş

06/08/2022
MG SEMINARE
“CAHİLLİK UTANMAYI BIRAKTI”
-Psikiyatrist Heidi Kastner-
Cahillik utanmayı terk etmiş…, hayırlı olsun..!
El birliği ile, gayretli bir şekilde cahilliğin öz güven kazanmasını, utanma duygusun yok ettik…!
Sayın Kastner hocam; “cahil, cahil olduğunu bilmez ki utansın….?” Utanmadığına göre utanmayı nasıl terk etmiş olabilir ki…?
Bence siz nezaketen söyleyememişsiniz…!
Ben söyleyeyim…; cahilleri üreten söz’de akıllılar utanmayı bıraktı…!
MG AKADEMIE TREFFE JETZT DEINE ENTSCHEIDUNG UND SEI MORGEN ANDERS ALS ANDERE zu den Seminaren MG IMPULS DU WIRST ERSTAUNT SEIN, WAS DU IN KURZER ZEIT ERREICHEN KANNST. MG IMPULS
30/07/2022
DEĞERLİ TAKİPCİLERİM,
sayfamı açtığım günden bugüne kadar, beni ve yazılarımı her yönüyle desteklediniz. Zaman ayırarak değerli yorumlarınızı esirgemediniz. İnsan’ın takipcileri olması, yorum ve beğeniler ile doğru çalışmaların onaylanması, insana farklı bir güç, öz güven ve ilham veriyor. Sizlere tüm desteklerinizden dolayı çok ama çok teşekkür ediyorum. Yazılarımı okurken ve yorum yaparken harcadığınız her saniye için sizlere minnettarım.
Birçoğunuzun bildiği gibi rutin bir şekilde yazamıyorum. Sizleri ihmal ettiğimin farkındayım. Ancak sorumluluğunu taşıdığım mesleğim ve başarılarına refekat’ta bulunduğum değerli iş insanlarına karşı sorumluluğumun peşinde koşmaktayım.
Bana özelden mesaj atan birçok kardeşimizin, şahsım ile ilgili sorularına kısaca buradan cevap vermek istiyorum:
Almanya’nın Stuttgart şehrinde yaşıyorum.
Mesleğim: Almanya’da Emlak yatırım danışmanlığı / yatırım koç’luğu ve Tipoloji temelli seminerler vermekteyim.
Yakın bir zamanda Türkiye’den, Almanya’da Emlak sektöründe yatırım yapmak isteyen, Almanya’ya ilk ticari adımını atmayı amaçlayan iş insanlarına seminer vereceğim. Bu konuda şimdiden geniş bilgi isteyen ve ilgi duyan kardeşlerimiz Türkiye menejerim
Sayın Çağlar Bircan bey ile iletişime geçebilir.
Tel : +905305756172
Instagram : caglar_1can
Facebook: Caglar Bircan
Twitter: … bey ile iletişime geçebilir
Şimdi gelelim esas soruma…?
Bu konuda sizin değerli düşünceleriniz benim için çok önemli.
Alman’ya ve Türkiye arası personel danışmanlığı yapan bir şirket, “ALMANYA’DAKİ ÇALIŞMA ŞARTLARI, ALMANYA’DA ÇALIŞMAK VE BU BAĞLAMDA ALMANYA’DA OTURUM İZNİNİN NASIL ALINABİLİNECEĞİNE DAİR ONLİNE BİR SEMİNER VERMEMİ TALEP ETTİLER.
Daha önce yapmadığım ve hiç’te benim formatıma uygun bir seminer değil. Ancak Almanya’da çalışmak isteyen kardeşlerimiz için’de önemli bie seminer olabileceğini düşünüyorum…, siz ne dersiniz..? Düşünce ve fikirlerinizi yorum bölümünden veya özel mesaj şeklinde sayfamdan paylaşırsanız çok mutlu olurum.
Saygılar Sevgiler
Mustafa Göğüş

29/07/2022
SİZCE KİM BEKLETİYOR OLABİLİR…? BİLDİĞİNİZİ BİLDİĞİM İÇİN ŞİMDİDEN CEVAP’LARINIZA 10 PUAN😊😊
03/07/2022
SARI MELEKLER
“Taksi boş mu?”
Türkçe konuşuyorsanız; “arabayı teslim ediyorum, reserve`liyim…gibi benzeri cevaplar alırsınız!“
İstanbul’da taksiye binmek istiyorsanız…, sarı saçlı Avrupalı veya beyaz etekli Arap olmanız gerekiyor…!
Haricinde bir taksicinin sizi yolcu olarak kabul etmesi zor…!
Bir zamanlar sarı melek gibiydiler.., yeter ki yol kenarında elinizi havaya kaldırın. Anında sarı bir taksi durur ve içerisinde müşterisine hizmet etmekten mutlu olan şoför. „Nereye gitmek istiyorsunuz? “ sorusunu sormayı bile kendisine ve mesleğine bir hakaret sayardı.
Şimdilerde ise sormadan taksiye almıyorlar. Önce soruyor „nereye? “…! Yakin mesafe ise;
„ben arabayı teslim edeceğim… veya „ben reserve`liyim… “ cevabi ile karşılaşırsınız.
Aynı cevap ile sürekli karşılaşınca… , böyle olmaz ben yeni bir yöntem uygulamam gerekiyor dedim ve taksiyi durdurduğumda şöyle söyledim; „beni götüreceğiniz yere taksimetreniz ne yazarsa, 50 TL. fazlasını vereceğim… “!
Nereye gideceğimi sormadan „atla abi“ dediler.
Yani üç günlük istanbul ziyaretimde, her taksiye binmem bana normalinden 50TL. fazlasına mal oldu..! Sıkıntı değil… , sonuçta bir şekilde hedefime ulaştım ve kendimce maliyeti yüksekte olsa bir çözüm ürettim.
Sarı melekler sarı canavar olmaya aday mı…?
Artan benzin fiyatları.., taksi sahibine verilecek kira… , arabanın bakımı… vs. , belli ki yetmiyor…!
Çözüm…? Yabancı müşteri veya uzun mesafe müşterisi…!
Yine bir yolculuğumda, taksici kardeşimize sordum; „kimsenin mağdur edilmeyeceği bir çözüm nasıl oluşur ve bunun yetkilileri, sorumluları kimlerdir…? „Bu işi düzeltecek sorumlu kurumlar… başta Taksiciler birliği olmak üzere… , Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve birçok yerel STK`lardir. “
Peki çözüm neden üretilemiyor….?
„Yine birilerinin cebine zarar verdiğinden anlaşamıyorlarmış…! Yani yine rant meselesi…! “
Yani kısacası… , yine birkaç kişi cebini doldurabilsin diye, taksici ve yolcu mağdur ediliyor….!
Yani saha`da işin mağduriyetini yaşayan taksici ve yolcu… , işin kaymağını yiyen yukarıda kendini yönetici sayan üç beş rantçı…! Yazık gerçekten yazık…!
Ancak hiçbir gerekçe…, bir taksiciyi veya bir esnafı… , müşterisini mağdur etmeye yönelik bir tutuma itmemeli.
Çaresizliğin ürettiği olumsuz çözümler…, uzun vadeli sorunların temelini oluşturur…! Değerlerimiz… , para dediğimiz renkli kağıtların içerisinde kayıp olmamalı…!
Yakıcı sıcakların altında, teneke bir kutunun içerisinde bir koltuğa oturtulmuş ve gece gündüz demeden evine ekmek götürmeye çalışan tüm taksici kardeşlerimize saygı ve sevgilerimi iletiyorum. Biz taksicilerimizi „SARI MELEK“ olarak sevmeye ve onların mağduriyetlerini dile getirmeye devam edeceğiz!
Mustafa Göğüş

02/07/2022
DEĞERLİ YEĞENİMİZ ESAT YILMAZ’IN DÜĞÜNÜNDEYİZ… DEĞERLİ ABİM SALİM GARGİ İLE

22/06/2022
Elazığ İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı Okul Müdürleri ve Yönetici Hocalarımız ile çok verimli seminer gerçekleştirdik.
Emeği geçen tüm kardeşlerimize teşekkür ediyorum.

19/06/2022
10/05/2022
BEN BİR ŞEYLER OLDUM DİYEN, BİR ŞEYLER OLMAYI TERK ETMİŞ DEMEKTİR…!
Bugün bulunduğumuz yaşam standart’ı, geçmişte aldığımız doğru veya yanlış kararların neticesidir!
Netice gülümsetir, enerji ve mutluluk hormonlarımızı canlandırırsa… , bir şeyler oldum duygusu kaçınılmazdır..! Üstüne üstelik çevremizde alkışlayanlarımız çoğalmış ise duygularımız tavan yapar, geçmişe gözümüz ve kulağımız kapanır…!
Yani terazi şaşmaya başlar…., alkışların sahtesi, samimisi aranmaz.., alkışa alkıştır der, keramet sayarız..!
Hani deriz ya; “para insanı değiştirir..!”, para, mal ve mülk insanı değiştirmez… sadece insanın geçmişte de var olan kişiliğinin gün yüzüne çıkmasını sağlar…!
Bir şeyler oldum diyen, gelişime, bilgiye, öğrenim ve eğitime kapıları kapatmış demektir..!
Beslenmeyen ruh, iflas etmiş demektir..! Önce alkışlayanlar uzaklaşır…, cep boşalır…, sonrasında gölgemiz ile baş başa kalırız.
Her ne kadar bir şeyler olduğumuzu düşünsek te, iki bin metre havadan bakıldığında gözükmüyoruz…!
Kendimizi sürekli sorgulamak…, sorguladığımız nokta’da bilgi edinmek.., daha önce varlığından haberimiz olmayan pencereler açar…, atacağımız adımların rehberi…, alacağımız karaların hakimi…, savunduğumuz değerlerin avukatı olur…!
ÖNCE ÖĞRETİM…, SONRASI BİTMEYEN, TÜKENMEYEN EĞİTİM…!
Mustafa Göğüş

02/05/2022
MG SEMINARE
MG SEMINARE
MG AKADEMIE TREFFE JETZT DEINE ENTSCHEIDUNG UND SEI MORGEN ANDERS ALS ANDERE zu den Seminaren MG IMPULS DU WIRST ERSTAUNT SEIN, WAS DU IN KURZER ZEIT ERREICHEN KANNST. MG IMPULS
29/04/2022
YALAN SÖYLEYEN KANDIRMIŞ OLMUYOR…!
Söylediğin yalan ile karşındakini kandırırsın…!
Kendini kandıramazsın…!
Çünkü söylediğin yalanı BİLİNÇALT’ın kayıt altına alıyor…!
Tüm attığın adımları, beden dilini, mimiklerini,
BİLİNÇALT’ın yönetir.
Yani yalanlarla dolu bir beden ile ortalıkta gezer, kandırdığını sanırsın… , oysa kendinden başka kimse kanmamıştır…!
AĞZIN YALAN SÖYLESE DE…, BİLİNÇALT’ın GERÇEĞİ HEP YANSITIR…, ZAMANI GELDİĞİNDE GÖREMEYENLERDE GÖRÜR…!
Mustafa Göğüş
26/04/2022
RAMAZAN EDASINDA 11 AY
Değerli Hocalarımıza her Ramazan’da sorulan; “sakız orucu bozar mı.., koku orucu bozar mı… ” gibi ezber soruların dışında… , davetler, iftar sofraları…., öğleye kadar oruç tuttum diyen küçük meleklerimizin şirinlikleri ile birlikte, bir mübarek Ramazan ayını daha geride bırakmak üzereyiz…!
Ramazan ayı.., oruç tutarak midemizi dinlendirmenin dışında, “elimizi, dilimizi, belimizi, gözümüzü, ayaklarımızı terbiye etme ayıdır…!
İç dünyamızın paylaşım ve birlik gibi duygularla yoğunlaştığı ay’dır. Sabrın hoş görünün törpülendiği ay’dır…!
Aynı eda ile bir 11 ay’a hazırlanamıyoruz…!
Tüm bu güzel duygu ve düsturla 11 ay’ı geçiremiyoruz….! Halbuki bu duygu ve davranışlar, her gün yaşanması ve yaşatılması gereken değerlerimizdir.., Ramazan ayı ise 11 ay yaşatılan değerlerin tavan yaptığı ay olarak değerlendirilmelidir…! Yani 1 ay Ramazan sonrası Bayram ve salıver gitsin…, kim neyler “ihtiyaç sahiplerini”, kim neyler “kul hakkını”, kim neyler “haksızlığa uğrayanları… ”, adeta “bana ne” edasıyla 11 ay’ı geçirir… , değerlerimizi güncellemeyi 1 ay’a bırakırız…!
Ramazan ayında bile Hocalarımıza “sakız orucu bozar mı…?” sorusu gibi bilinen, yıllarca sorulan, sormuş olmak için sorduğumuz soruların dışında başka soru sormuyoruz…!
Örneğin “kul hakkı, dedikodu, iftira…orucu bozar mı Hocam…?” Muhtemelen bozar…! Ancak bu değerler “gıda’nın bize verdiği açlık hissiyatını vermediği için… sormak aklımıza bile gelmiyor…! ” Aç kalınca “acaba sakız bozmaz mı ki… ümidi ile Hocalarımıza koşanlar… , diğer değerlerimiz için şüphe’ye girip Hocalarımıza koşmuyor…!”
Mideyi aç bırakır…, açlığa bir süre dayanır, ibadetimizi yerine getiririz…! Ancak ibadetimiz gözlerimizle bakarak… , ellerimiz ile tutarak… , ayaklarımızla giderek te bozulabiliyor…!
Günahsız kul yoktur…! Ancak 1 ay dikkat ettiklerimize 11 ay dikkat edebilsek arzusu…!
Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır:
“Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz! Geceleri nice namaz (terâvih ve teheccüd) kılanlar vardır ki, namazlarından kendilerine kalan yalnız uykusuzluktur.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 21)
ALLAH ibadetlerimizi kabul…, birlikte nice Ramazanlara kavuşmayı nasip etsin.
Ramazan bayramınızı en içten dileklerimle kutluyor, dünyamıza barış ve huzurun sağlanmasını temenni ediyorum.
Mustafa Göğüş
08/04/2022
ARARKEN BULDUĞUM BEN…
İnsan yıllarca bulamadıklarının peşinden koşarken, bulduklarını unuttuğundan yorulur. Hep ararız, aradığımızı buluruz… , bir süre sonra yine arayışa çıkarız. Çünkü bulduğumuzun…, aslında aradığımız olmadığını düşünürüz. Peki ne ararız…?
Para? , şöhret?, güzel bir eş?, lüks bir araba? güzel bir ev? veya sadece bir karın tokluğu?
Kim, neye sahip oluyorsa, sahip olduğunu unuttuğundan…, hep arar..! Gördüklerim arasında şöhret sahibi, para sahibi bir insan.., diğer tarafta sadece bir tencere aş peşinde koşan insan…, her ikisi de arıyor…?
Belki’de her yerde olmak, herşeyde olmak, kaçırmamak, kaçanı yakalamak…?
İşte bizi aramaya zorlayan iç dünyamız ve kendimizden beklentimiz…! Olurda bulursak.., tekrar yenisini ararız..!
Arayış içerisinde olduğumuz süreç ise, farkında olmadan bizi bizden edebiliyor. Bazen egoist, bazen doyumsuz, bazen de değerlerimizden kopmuş bir profil’e dönüştürebiliyor.
Dönüp baktığımızda kendimizle alakası olmayan bir kişiliği üstlenmiş oluveriyoruz. Sonrasında aradıklarımızın, aslında bulduklarımızda mevcut olduğunu anlıyoruz. Ancak ararken harcadığımız enerji, kırgınlıklar ve açtığımız yaralar… , boşa harcanmış zaman ve yaşlılık ibareleri ile hanemize yazılmış oluyor.
“Ne istediğini bilmeli” deriz ya…!
Ne “İSTEMEDİĞİMİZİ” bildiğimizde ne istediğimizi bileceğiz..! Yani ne istediğimizi bilmek için, önce istemediklerimizden kurtulmalıyız ve bize açılan her yeni kapı’dan içeriye girmemeliyiz….!!!
İNSAN NE ARARSA ONU BULUR.., ARADIĞINI BULDUĞUNDA YİNE ARAR…! ARA’DA BİR KENDİMİZİ DE BULALIM…!
Acizane fikrim
Mustafa Göğüş
09/01/2022
GİBİ OLMAK…
Yani şu gibi, bu gibi olmak… , yani kendimizin dışında her şey gibi, herkes gibi olmak…!
Yani farklı bir profil oluşturmaya çalışmak..!
İki türbe ziyaretinden sonra tarihçi,
bir vakit ezan okuduktan sonra İmam,
bir iltifat sonrası manken olmak gibi…!
Yani kolay yoldan kimlik kazanmak…!
Her bir mesleğin, hobi’nin ve yaşam biçiminin kendine has kültürü, eğitimi ve adabı vardır. Bu donanımlara sahip olmadan “ben oldum” havasına girmek, kısa vade’de tatmin eder.
Ancak o hal, bir bilen için büyük bir ızdıraptır..!
Bilgisiz Bilge, bilgisi yetersiz kalmaya başladığını anlayınca, abartmaya başlar. Abartı ise belirli bir zaman sonra yerini yalanlara bırakmaya başlar…! Sonrasında… , mevcut kişiliği ve oluşturmak istediği kişilik… her ikisi de kendisini terk eder…! Kayıp olan inandırıcılık, ciddiyetsizlik… , yani genel itibar bitmiş demektir. Tekrar kazanmak, enerji ister, bir rota ister, zaman ister, sabır ister… ister de ister.. zordur yani…! Yani olduğumuzun dışına çıkmadan her ne konuda olursa olsun, önce donanım şarttır…!
Abartılarla süslenen söylem ve teoriler.., kısa vade’de başarılı kılar. Süreci bellidir…! Yani “GİBİ” “O GİBİ” “BU GİBİ” olmaya çalışmak, kişi’yi kişiliğinden eder.
Var olanın, yapabildiklerimizin, bildiklerimizin ve tüm özelliklerimizin tercümanı, kendimizin rehberi olmak, bizi öz kişiliğimizin dışına çıkartmadan zirve’ye taşır. Yani kendi kişilimizde var olan öz kaynaklarımızla büyürüz.
İnsanın kendisini eğitmesi başlı başına bir emektir, bir konuda uzmanlaşmak ise, emek’ten fazlasını ister…! Genellikle emek vermeye hazır olmadığımızdan, yani zor’a gelemediğimizden, kolay olanı seçer…, gördüklerimiz “GİBİ” olmaya çalışırız.
HERHANGİ BİRİSİ “GİBİ” DEĞİL…, KENDİMİZ “GİBİ” OLALIM…!!
Acizane fikrim
Mustafa Göğüş
06/12/2021
SEN KİMSİN Kİ…?
Kim dediğimiz kişi, mutlaka bir kimlik, yani her bir canlı bir kimlik sahibidir. İyi’dir veya kötüdür ama bir kimliktir.
Televizyonlarda yürütülen tartışma programlarında sıkça kullanılmaya başlandı; “sen kimsin ki…” “sen kimsin de…” „sen kim oluyorsun…? “
“Ben kimim?” sorusunu soranlara rastlamak mümkün değil. Kimse kendisine “ben kimim?” diye sormuyor…! Çünkü MAŞALLAH her biri bir şey olmuş…!
Kendisine “ben kimim” sorusunu soramayan, karşısındakinin kim olduğunu bilemez.
İletişim kalitesi düştüğü an;
“sen kimsin ki” demeye başlar.
Eskiden “sen benim kim olduğumu biliyor musun?” cümlesi daha çok tercih ediliyordu. Genellikle Halk arasında, eğitim ve öğretim seviyesi yüksek olmayan, kendisini güçlü ve korkulması gereken bir kimlik olarak sergilemeye çalışanların kullandığı bir dil’di.
Yani arkasında bir diploma veya gerçekte bir güç olmadığından “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” diye sorardı… , karşısındaki tabii bilemezdi kim olduğunu, çünkü genellikle sergilediği kadar da korkulması gereken bir kimlik değildi. Yani bu cümleyi kuranların, bilinen bir ünvanı, oturduğu bir makam veya mevkii’si olmazdı…!
Olsa idi zaten, böylesine içi boş bir cümle kurmasına gerek kalmazdı, biz bilirdik kim olduğunu.
“Yeni trend” cümlemiz, “SEN KİMSİN Kİ?” yani benim kim olduğum belli… , “SEN KİMSİN?”…! Yani “ben senden daha güçlü bir kimliğim” anlayışı var. Yani yine korkman gerekiyor, ancak ben daha güçlüyüm, benim arkam, diplomam, donanımım senden fazla anlayışı hâkim.
Her ikisi de acizliğin eseri bir cümle..! Aradaki tek fark…? “Kalite arttı”…! “Sen kimsin ki..?” sorusu… Prof., Doktor, Gazeteci ve Milletvekillerinin kontrolüne geçti…! Her akşsm televizyon programlarında görüyor ve dinliyoruz.
Her fırsat’ta dillendiriyorum; “diploma”, kişinin bildiğini ve öğrendiğini belgeler”, kişinin kim olduğunu değil..!
Yani bir kişinin sadece “öğretim” ile beslenmesi, Prof. veya Doktor olmasını sağlayabilir, ancak “eğitimli” olduğu anlamına gelmez.
Demokrasi, insan hakları, hukuk’un üstünlüğü gibi kavramlar akademi de öğretilir, ancak insanlar bu öğretileri yaşar ve yaşatırsa, kişi’nin eğitim seviyesine göre bu kavramlar can bulur ve tüm insanlık adına faydalı hale gelir, insanlık üretime geçer…!
Yani.., öğretim ve eğitim kalitesi birleştiğinde meyve verir ve tüm insanlık yararlanır.
Bitkiler’de kendi tohum ve gübresi ile yetişir.
Kişi “sen kimsin?” sorusu yerine “ben kimim?” sorusunu sorduğunda, kendi içerisinde bir yolculuk başlatır. Samimiyetle başlattığı bu yolculukta, kendisinde tamamlaması gerekenleri görür.
“Ben kimim? ” sorusu, “sen kimsin? ” sorusunu cevaplamak kadar zordur..!
Çünkü insanın kendisi ile yüzleşmesi bazen ağır gelebiliyor. Genellikle İnsan kendisine “BEN KİMİM” sorusunu yönelttiğinde, az veya çok neyle karşılaşabileceğini bilir.
“SEN KİMSİN…?” yerine “BEN KİMİM” sorusunu sormayı öğrendiğimiz gün… , dünya daha güzel olacak…!
Acizane fikrim
Mustafa Göğüş
28/06/2021
YİNE YANIYOR….
VESİLE
Ağaç diyor ki;
yaktığına yanmam..., sadece “VESİLE’den” ibaret bir can’lı olduğunu, unutmuş olmana yanarım...!
Siz İnsanlar, birbirinizin dilini anlarken, söylenenleri duyarken, yönlendirebileceğiniz beyniniz, yürüyebileceğiniz ayaklarınız, görebilecek gözleriniz varken bile, birbirinizi yakabiliyorsunuz da, benimi yakmayacaksınız?
Evet biz ağaçlar sizler gibi konuşamıyoruz, yürüyemiyoruz..., Ancak bir özelliğimiz var ki, “biz yaşadığımızda yaşatırız, yandığımızda ise yakarız...!” Hani ben masumane yerimde kök salarken, cesaretlisin yakarsın ya..., yaktıktan sonra alevimden neden kaçarsın...? Tam bir komedyensin, söz’de cesaretli ey insanoğlu...!
Düşünüyorum da benim bir cebim olsa, her beni yakmaya geldiğinizde elimi cebime atıp al şu parayı desem, VALLAHİ yakmazsınız beni...! Verdiğim meyveleri keyifle yer, verdiğim oksijeni solur..., beni yakacak olanlara savaş açarsınız...! Ne yazık ki cebim yok işte...!
Yakarsın..., yaktıktan sonra yenisini ekersin, sonra çıkar ektiklerinle öğünür, çocuklarımıza güzel bir dünya bırakalım dersin...! Nasıl bir mantık...? Dünya’yı güzelleştirmek için, önce çirkinleştiriyorsun...? Çocuklarına yakmayı değil yaşatmayı öğret ki.., insan güzel kalsın..! Güzel insan yetişirse, dünya hep güzel kalır...!
Fidan ekince, can veriyorum sanma...! Sen sadece bir “VESİLESİN” can’ı veren yaradandır...! Anne ve Baba’nın, bir çocuğun doğmasına sadece vesile olduğu gibi..., “CAN” ise yaradana aittir...! Cesaretine güvenme..., alevimden kaçacak kadar zavallı ve korkaksın...! Yani her can’lının sadece bir “VESİLE” olduğunu unutma...! Sen bu dünya’da ne kadar görevliysen, ben’de o kadar görevliyim ey İnsanoğlu...! Her can’lının güzel bir Dünya için tamamlayıcı görevi vardır ve sadece bir VESİLE’den ibarettir...! Para insanların ürettiği bir madde’den ibarettir, yani para, insanların amacına ve yaşam kalitesine yansıyan bir VESİLE’dir...! Benim cebim yok diye.., kendi ürettiğin bir vesile’nin esiri olma...!
Çocuklarına yakmayı değil yaşatmayı öğret..., öğret ki.., insan güzel kalsın..! Güzel insan yetişirse, dünya hep güzel kalır...!
Acizane fikrim
Mustafa Göğüş
Adresse
Stuttgart
70499
Telefon
Webseite
Benachrichtigungen
Lassen Sie sich von uns eine E-Mail senden und seien Sie der erste der Neuigkeiten und Aktionen von Mustafa Göğüş Yazar / Autor erfährt. Ihre E-Mail-Adresse wird nicht für andere Zwecke verwendet und Sie können sich jederzeit abmelden.
Service Kontaktieren
Nachricht an Mustafa Göğüş Yazar / Autor senden:
Verknüpfungen
Kategorie
Bemerkungen
"Evrendeki en büyük gösteri, sen aklını keşfettiğin an başlar. Sigmund Freud
Sahip olduğunuz, saygıdeğer olan, en yüksek IQ nüzü tamamen ortaya çıkarabilirsiniz.
Basit ve sağlıklı bir tür hipnoz.
Yatağa, sırtınız yere değecek, ağzınız yukarıya doğru tavana bakacak, gözleriniz hafif kapalı bir şekilde,sakin bir vaziyette ne olursa olsun sigarayı bırakacağınızı bir hafta boyunca 15-20 kere sessiz bir şekilde tekrarlayın.
Uyuyunuz ve uykunuzu tam olarak alınız ve altı ay sonra sigarayı tamamen bırakacaksınız.
Okuduğum kitap'da ki bilgileri sizinle paylaşıyorum. Fakat ben uygulamıyorum.İsterseniz maddi olarak zengin olmayı'da deneyebilirsiniz. Ülkemize dünya kupasını bile kazandırabilirsiniz.
Psikiyatride, hastalarının tedavi edilmesinde ilerleme kaydedilmemesinin sebeplerinden sadece bir tanesini şöyle özetleyebiliriz.
Tedavi gören psikiyatri hastalarının kişilik yapılarını güçlendire bilmeleri için bilim adamlarının yazmış olduğu kişilik evresi bilgileri kitaplarını testleriyle beraber çözüp tamamen okumaları gerekiyor.Psikolojik yönden yeniden doğmuş gibi kendi kendilerini onarması ve güçlendirmesi gerekiyor.
Bu konularda Hastanın tedavisi anlatmayla öğüt vermeyle olmuyor.
Daha sonraları işin uzmanı olan doktorlar tarafından doğru teşhis konularak ve doğru ilaç verilerek tedavi edilmesi gerekiyor.
Hastalara deneme ve yanılma yoluyla gelişi güzel ilaç verilmemesi gerekiyor.
ÖRNEĞİN:Kişilik kitabı Prof. Dr. Özcan Köknel
Bu sıralama adımları, önceden koronavirüs gibi salgın hastalıkların bulaşmasını önleyebilir mi?
Bir insan bu şekilde ömrünü uzatabilir mi?
Biliyorsunuz, bu konu insanları yeni bir çağa götürüyor.
Doktorlar sadece doğru teşhisi koyarlarsa.
Tüm sorunların çözümünde sorunun çözümü tek başına kişidir.
TÜM RUH HASTALIKLARININ ÇÖZÜMÜ İÇİN
Aşağıdaki bilgiler insana sanki yeniden doğmuş gibi büyük bir destek sağlar.
Uzayda insan beyninin şekli ve işleyişi
İnsan beyni uzayda nasıl çalışır?
1-İlgili kitaplarda kişilik evreleri ile ilgili tüm bilgileri okumak oldukça etkilidir.
2- Basit ve doğal sağlıklı hipnoz tek başına, başkasını hipnotize etme şeklinde değil,
3-Kişilik evreleri ile kendi başına basit ve doğal sağlıklı hipnozun birleşimi sonucunda harika bir bilinçaltı dünyasını ortaya çıkarmaktır.
Bilinçaltı dünyası dünyayı tek başına yok etme kapasitesine sahiptir.
1 Ekim Perşembe günü ilkokul 2. sınıfa giden kızım Lara Elif 4 Ekim Pazar günü birden ateşlendi. Sabaha kadar ateş durumu devam etti.
6 Ekim Salı kızım tamamen iyileşti fakat eşim Huzme ateşlenmeye başladı. Ve sabaha kadar ateş hali devam etti. Sabah erkenden eşime test yaptırmak için hastaneye gittik ve ishal de olduğunu öğrendim. Test sonucunun 1 gün sonra e-Devlet’ten yayınlanacağını söylediler.
07 Ekim 2020 gecesi bende hafif baş ağrısı başladı boğazımda çok hafif bir yanma hissi oluştu sabaha kadar yarım saat aralıklarla 9 kere uyandım. Sabah 08.00’da uyandığımda göz çukurlarım uykusuzluktan çökmüştü gözlerim kızarık ve ağrıyordu. 8 Ekim saat 13:00’da eşim Huzme’nin e-devlet den Covid-19 pozitif olduğunu öğrendik ve yaklaşık saat 15:00 sıralarında bir bay bir bayan filyasyon ekipleri evimize geldiler. İlaçların kullanımını anlattıktan sonra benim de testimi yaptılar. Önce ağızdan bir kültür aldılar. Daha sonra sırasıyla sağ burun deliğinden ve sol burun deliğinden soktukları test çubukları gerçekten canımı acıttı ve gözlerimden yaşlar aktı. Dr. Bey sürekli su içmemizi ve meyve tüketmemiz gerektiğini söyledi.
Saat 17:00’da ateşim 38.5’e yükseldi hafif burun akıntısı başladı. Elma armut gibi meyveler yedikten sonra zorda olsa su içmeye devam ettim. Esim Huzme kolejen içeriği yüksek et suyu karışımlı çok güzel bir çorba yaptı. İçiyordum fakat herhangi bir tat ve koku alamıyordum. Yanında turşu suyu ve turşu getirdi ve bolca yedik. Turşu suyu beni susattığı için bolca su içebiliyordum. Yemekten sonra tekrar ateş ölçtüm ve 38.5 ateşim devam ediyordu. 1 adet Parol alma gereği hissettim. Ve birden ağırlık çöktü ve uyuyakalmışım. Kalktığımda kan ter içindeydim. Meyve yemek ve su içmek boğazımda oluşan ağrıyı rahatlatıyordu. Sürekli telefonum çaldığından dolayı kendimi huzursuz hissettiğimden uçak moduna almak zorunda kaldım. Saat 20:40 eşim ballı zencefilli tarçınlı karabiber karışımlı sıcak süt getirdi. Kızım Cemre Zeynep bana Netflix’ten Fractured adlı filmi izlememi tavsiye etti. Bu süreçte kızım kendi odasından kesinlikle çıkmıyor. Kızımla WhatsApp üzerinden görüşüyoruz. Karışımlı süt bir anlığına beni rahatlattı. (fakat film çok hoşuma gitmedi) yarıda bıraktım. Bu arada mutfağa su içmeye gittim ve nefes nefese kaldığımı hissettim. Ateşimi tekrar ölçtüm Parol etkisiyle mi bilinmez 37.0’ a düştü. Saat 22:00’da tekrar halsizlik çöktü üstüme. Tam 10 dakika uyudum başım çok ağrıyor. Eşimin telefonu çaldı İlçe Sağlık Müdürlüğü. Ben telefonumu kapattığım için eşimden ulaştılar ve benim de sonucumun pozitif çıktığını bildirdiler. Filyasyon ekibinin verdiği ilaçları içeceğim şimdi 8 adet Favimol 200 mg ve 1 adet Plaquenil 200mg. Tek seferde 9 ilaç aldım. Saat 23:00 burnum hafif akıyor öksürünce başım da daha önce hiçbir zaman hissetmediğim bir ağrı oluyor. 11:30’da uyumuşum. 00:40’ta tuvalete kalktım ve birden titreme tuttu çenem kilitlendi ve konuşamadım. Kendimi yatağa zor attım ve üstüme ne kadar battaniye varsa örtüm Ateşimi ölçtüğümde koltuk altı ateşi 38.8 olduğunu gördüm ve bir Parol daha aldım. Çok gariptir saat 00:43 ve tekrar tuvaletim geldi. Ayağa kalktığımda üşüme ve titreme oluyor bu sebeple tuvalete gidemiyorum. Kuru öksürük başımı çok ağrıtıyor. Saat 00:58 ateşim biraz düştü ve seri bir şekilde tuvalete gidebildim.
Saat gece 01:00’da telefonuma mesaj geldi ‘’Sn. CEN* GÜL*, 08.10.2020 tarihli test sonucu POZİTİFtir. Ekiplerimiz gelene kadar acil sağlık durumu dışında lütfen evden çıkmayınız. Filyasyon ekiplerimiz sizinle iletişimi 03129901453 üzerinden yapacaktır. B002’’ şeklinde.
Uyuyamıyorum terleme başladı.
2.gün: Sabaha kadar uyuyamadım. Gözlerim yuvalarından çıkacak gibi.
Saat 08.30 İlçe Sağlık Müdürlüğü’nden aradılar durumumu sorup ilaçlarımı içmemi tembih ettiler. Herhangi bir olumsuz durumda haber vermem gerektiğini söylediler. 8 ekimden itibaren 10 gün karantinada olmam gerektiğini bildirdiler.
Saat 10:00 maydonoz, limon, sarımsaktan oluşan rondodan geçirilerek hazırlanan (smothy) adı verilen karışımı 1 su bardağında içtim. Çok fazla ilaç tükettiğimizden dolayı kanın sulanması için (kor aspirin) yerine bu karışımı içiyorum. (Tat koku alamıyorum). 10 gün boyunca bu karışımı her sabah içeceğim.
Ateşimi ölçtüm 37.4.
Bu arada eşim ve benim Covid-19 test sonucunun pozitif olduğunu tüm sosyal medya hesaplarımda ve WhatsApp gruplarında paylaştım. Son 4 güne kadar benimle temas eden kişilerin acilen test yaptırmaları gerektiğini bildirdim.
Saat 11:50 8 adet Favimol 200 mg ve 1 adet Plaquenil 200 mg toplam 9 adet hapı 1 büyük bardak su ile beraber içtim. Saat 14:20 1 kase yoğurt, bal, zencefil, tarçın, kuru üzüm, zerdeçaldan oluşan karışımı yedim. Başımın ağrısı hala devam ediyor. (24 saat oldu).
Saat 15:00
Bir büyük bardak su içtim ve tuvalete gittiğim an tekrar titremeye başladım.
Ateşimi ölçtüm gariptir 36.7 ateşimde hiç bir sıkıntı olmamasına rağmen tir tir titriyordum.
Saat 15:30 canım hiç istememesine rağmen üzüm, kivi ve armut tükettim. (Tat ve koku alamıyorum) bu arada titremem geçti.
16:25’e kadar uyumuşum. Saat 16:30 kızım tarhana çorbası yapmış kapının önüne bıraktı. 1 kupa bardağı tarhana çorbasını canım istememesine rağmen içtim. Çorba tuzsuz olduğundan dolayı azar azar 1 avuca yakın tuz kullanmama rağmen kesinlikle tat alamadım. Ama sıcak çorba beni çok rahatlattı başımın ağrısının ilk defa azaldığını hissettim. Burnumun tıkanıklığı açıldı ve rahat nefes alıyordum. Saat 17:30 da birden eklem yerlerimde ağrı ve özellikle sırt bölgemde ağrı başladı. Gözlerimde ağrı mütemadiyen devam ediyor. Battaniyenin altına girdim ve saat 18:20’de gözlerim hariç diğer ağrılarım azaldı. Saat 18:45’te kızım Cemre ballı, zencefilli, tarçınlı, karabiber karışımlı sıcak süt getirdi canım istememesine rağmen içtim çünkü bu karışım beni rahatlatıyor. 10 gün boyunca bu karışımı içeceğim. Saat 19:00 süt beni bayağı terletti. Tişörtümü değiştirdim. Kendimi şu an çok iyi hissediyorum. Saat 20:00 belimde garip bir ağrı başladı ayaklarım ve ellerim buz gibi. Bu virüs bilgisayar virüsü gibi vücudun her yerine dağılıyor şu anda bel bölgesinde hissediyorum. Bir anda dayanılmaz bir ağrı oluştu. Belimin ağrısı başımın ağrısını unutturdu. Koltuk altından ölçülen ateş 37:4
Saat 20:45 bel ağrısı devam ederken kızım Cemre yemek hazırlamış canım istememesine rağmen zorla yememi rica etti. Hastalık öncesi acı biber turşusunu hayatta yiyemezdim çok acı gelirdi fakat kaşık kaşık yememe rağmen hiç acı hissetmedim. Tat alma mefhumunun kesinlikle olmadığını bir kez daha anladım. Saat 21:10. Bel ağrım şu an geçti kendimi yemekten sonra çok iyi hissediyorum.
saat 22:00 bir kase ayıklanmış nar yedim. Gerçekten çok iyi geldi. Kızım Cemre tavsiye ettiği filmi izleyip izlemediğimizi sordu ve ısrarla izlememi rica etti kaldığım yerden devam ettim. Film gerçekten sürükleyiciymiş ve hastalığımın ilk günü bir şey anlamamışım ve gerçekten etkilendim. Saat 22:50 üç adet Favimol 200 mg 1adet Plaquenil 200 mg ilaçları doktorların tavsiye ettikleri şekilde içtim.
Saat 23:30. Koltuk altı ateş değeri 37.4 hafif bel ağrısı ve sol ense kökünde ağrı hissediyorum. 23:50 uyumuşum.
3. gün sabah 4:00’da bayağı terlemiş olarak ve hiç bir yerimde ağrı hissetmeden uyandım ve sırılsıklam olmuş tişörtü değiştirdim. Su içtim. Tekrar uyudum ve saat 08:50’de uyandım. Yanımda bulundurduğum litrelik suyu lıkır lıkır içtim. Sadece sırt bölgemde çok hafif bir ağrı var. Saat 10:05 smothy içtim. Kahvaltı yaptık (Sadece zeytinin tadını hafif aldım)
Saat 11:10 Aile Hekimliğinden Dr. Mustafa Bey aradı hal hatır sorduktan sonra semptomlarımı öğrenmek için sorular sordu. 3. gün kendimi şu an çok iyi hissettiğimi kendisine söyledim. Acil bir durumda haber vermemizi söyledi. 11:30’da 3 adet Favimol 200 mg ve 1 adet Plaquenil 200 mg ilaçları doktorların tavsiyesi üzerine içtim. 13:30’da sırt bölgemde ve sol ense bölgemde birden ağrı ve az balgamlı öksürük başladı. Battaniyenin altında 14:12’de ağrılarım bir anda yok oldu. Kafamı başka yerlere vermek için 15:00’da Netflix’te, Quantin Tarantino’nun bir filmini açtım ve heyecanla izlerken 15:30’da 1 büyük bardak kefir içtim. 16:20’de kızım Cemre kivi, üzüm, armut, mandalinadan oluşan meyve tabağı hazırlamış canım istememesine rağmen yedim. 16:50 sol ense kökünde ve böbreğimde aynı anda ağrılar başladı sol burun deliğimde ayrıca daha önce hiçbir zaman hissetmediğim bir yanma oluştu. (bu ağrılar ve yanma 10dk sürdü)
17:10’da tuvalete gittim ishal başladı.
Saat 20:00 sırtımda ağrı başladı
Saat 20:15 yemek yedik. Yemekten sonra sırtımda bulunan ağrı yok oldu.
21:15 sırt ağrısı şiddetli bir şekilde tekrar başladı.
22:20 sırt ağrısı azaldı, sol kalça kemiğinde ağrı başladı. (Derin derin burundan alıp ağızdan nefes verdiğimde ağrılarımda azalma olduğunu anladım) Ağrı nereme vurursa derin nefes alıp veriyorum şiddeti azalıyormuş gibi oluyor.
22:30 sırt ağrısı tekrar başladı.
3 adet Favimol 200 mg ve 1 adet Plaquenil 200 mg aldım.
23:00 uyumuşum.
4.gün sabah 02:40 kan ter içerisindeyim tişört değiştirdim. Uyumaya çalışıyorum nafile birden üşümeye başladım. Saat 03:00 kalbimde bir ağrı başladı bu ağrı ilk defa beni tedirgin etti. 15 dk derin nefes aldım verdim. 3:15’te hafif rahatlamaya başladım.
3:30’da göğüs boşluğum ve kalbime yakın bir bölgede şiddetli ağrılar tekrar başladı. Senkronize bir şekilde sağ ve sol kalça kemiklerinde ağrılar oluştu 06:30’a kadar ağrılar devam etti (çok acı çektim). Acılarım azalınca 09:00’a kadar uyuyabildim. (Hastalık süresince en şiddetli ağrıları bu gece yaşadım). Dişimi fırçalarken tükürüğümün siyah gri ve hafif kanlı olduğunu gördüm. Eşime anlattığımda kendisinde de aynı şekilde olduğunu söyledi.
(Şu ana kadar 2 kilo vermişim).
Saat 10:30 Aile Hekimliğinden Dr. Mustafa Hoca arayıp herhangi bir sorun sıkıntı olup olmadığını sordu, olan biteni kendisine anlattım. 10:50 smothy içtim 11:20 kahvaltı yaptım.
12:00 3 adet Favimol 200 mg ve 1 adet Plaquenil 200 mg ilaçları aldım.
Sakarlıklarım arttı kendimi ifade etme yeteneğim bayağı azaldı. Unutkanlık başladı. alışılmışlıkların dışına çıktığımı fark ettim. (Çatala çakmak ) (mutfağa banyo) kelime kurarken karıştırmalarım oldu. Odaklanamadığımdan dolayı kitap okuyamıyorum.
13:00 sıcak süt, badem ve kuru üzüm getirdi kızım kapıya bıraktı. Film izlemenin zaman geçirmek için bana iyi geldiğini hissettiğimden dolayı Netflix’ten bir film seçtim.
15:10 uykum geldi ve 24 dakika uyuyabildim. Sabah 6:30’dan bu yana kesinlikle ağrım sızım yok. Uykusuz olmama rağmen. Bu kadar uyuyabildim.
16:40 ilk defa canım bir şeyler yemek istiyor.
Kızıma WhatsApp’tan meyve tabağı hazırlayıp kapıya bırakmasını rica ettim. Gelen cevapla şok oldum.
[11/10 16:41] Cemre Zeynep: Baba
[11/10 16:42] Cemre Zeynep: Telaşlanma da kafama cam düştü 😁😁 ama bir şey yok
[11/10 16:42] Cemre Zeynep: Kanadı biraz elim falan
[11/10 16:42] Cemre Zeynep: Onu hallediyorum şimdi.
Telaşlanmama rağmen odasına gidip kızıma pansuman yapamıyorum.
Nasıl fotoğraf atar mısın? diye soruyorum ve maalesef kanlı bir fotoğraf.
Neyse ki kendi pansumanını kendi yapabildi.
Deneme amaçlı içinde çikolata olan bisküvi yedim ve tadı daha yoğun alabiliyorum. Tat alma duyumla ilgili bir oran verebilirim kendi adıma
(acı tat alma oranıma %8)
(Tuzlu tat alma %1)
(Tatlı tat alma %50)
(Ekşi tat alma %15)
(Koku alma oranım ise şu an maalesef sıfır)
Türk kahvesini burnumun ucuna kadar getirmeme rağmen koku alamıyorum. .
Neyse bu illet hastalığı atlatabilmemiz için moralimizin yüksek olması gerekiyor. Bu sebeple olacak ki kızım Cemre bir film daha tavsiye etti.
[11/10 20:10] Cemre Zeynep: Youtube’dan
[11/10 20:10] Cemre Zeynep: Konuşanlar izlesene
[11/10 20:10] Cemre Zeynep: Konuşanlar 1. bölüm
[11/10 20:13] Cenk: Nasıl güzel mi
[11/10 20:17] Cemre Zeynep: Çok çok çok komik
[11/10 20:17] Cemre Zeynep: Bence
[11/10 20:17] Cemre Zeynep: Bir dene istersen
[11/10 20:17] Cenk: Ok
Saat 21:10 bir türlü kızımın önerdiği diziyi bulamıyorum YouTube’de. Sebebini sonra öğrendim
[11/10 21:10] Cenk: Nerede bu uykusuz filmi
[11/10 21:11] Cemre Zeynep: Ne
[11/10 21:12] Cenk: Uykusuz
[11/10 21:12] Cemre Zeynep: Uykusuz ne
[11/10 21:12] Cenk: Uykusuzlar
[11/10 21:12] Cemre Zeynep: Konuşanlar
[11/10 21:12] Cemre Zeynep: Uykun gelmiş
[11/10 21:12] Cemre Zeynep: Uykusuzlar sizsiniz
[11/10 21:12] Cemre Zeynep: 😁😁
Bu virüs beyin hücrelerimi de zarara uğrattı sanırım.
21:45 Rusya-Türkiye maçını izlemek için TV’nin başına geçtim.
22:00 Sekiz yaşında olan oğlum Aden Emir birden ateşlendi. Koltuk altı ateşi 38.5
Çocukların bu virüsü çabuk atlattığını bildiğimizden dolayı panik yapmıyoruz. Doktorla konuşup normal prosedürleri uyguluyoruz. Üstünü soyup, Calpol veriyoruz.
22:30 3 adet Favimol 200 mg ve 1 adet Plaquenil 200 mg aldım.
00:00 Hastalık boyunca ilk defa gün boyunca hiç bir yerimde ağrı hissetmedim. Moralim yüksek. Ailece bu virüsün hakkından geleceğiz inşallah.
5.gün saat 02:00. Oğlumun ateşi 39.0 hemen ılık bir duş aldırıyoruz ve yatağına yatırıyoruz.
Ateş 36.0 dereceye kadar düşüyor. Sabaha kadar mışıl mışıl uyuyor.
06:00 uyanıp su içiyorum 24 saat hiç bir yerimde ağrı hissetmedim. Bir gün önce hayatımın en kötü gecelerinden birini yaşamıştım. Tekrar uyudum.
09:30. Uyandım, eşim hastalığımız boyunca içtiğimiz bir çay bardağı süt, su, zencefil, sarımsak karışımından hazırlamış onu içtik beraberce.
10:45 smothy içtim.
11:20 kahvaltı yaptık.
11:50 Aile hekimliğinden Dr. Mustafa Bey aradı. Genel durumumu sordu. Bugün mükemmel hissettiğimi söyledim. Herhangi bir olumsuz durumda kendisini aramamı tekrar yineledi. İlaçları içmem gerektiğini hatırlattı. Esenlikler dileyerek telefonu kapattık.
11:55 Dr. Mustafa Bey’in hatırlatmasıyla 3 adet Favimol 200 mg ve 1 adet Plaquenil 200 mg ilaçları içtim.
13:55 İlçe Sağlık Müdürlüğü’nden aradılar tüm ailemizin durumunu sorup ilaç takip kontrolü yaptılar.
15:00 meyve yedim.
Telefonumu uçak moduna alarak
16:00’dan 17:20’ye kadar uyumuşum.
21:00 Covid pozitif olduğum anlaşıldığı gün benimle temasa geçen Türk Optisyen/Gözlükçüler Birliği yönetim kurulundan dostlarımın hepsinin test sonuçlarının negatif çıktığını öğrendim. Ve bu güzel havadis beni çok mutlu etti.
22:30. Aldığım ilaçların etkisiyle sanırım, alt yazılı bir film izliyordum ve ilaçları kullandıktan sonra yazılar birbirine karışmaya başladı.
Bir de burnum tıkalı. Başka sıkıntı hissetmiyorum.
6. gün 06:00. Belimde garip bir ağrı oluştu birden. Sağa sola kıvranıyorum. Uyku ile uyanıklık arasında saat 09:50’ye kadar kıvrandım. Ve uyandım. Oğlum Aden Emir’in son durumunu kontrol ettim. Ve sanırım Corona virüs Covid-19 hastalığını 9 yaşındaki oğlum da 7 yaşındaki kızım gibi 1 günde atlattı.
10:55 smothy içtim
11:30 kahvaltımızı yaptık. Benden bir gün önce hastalanan eşim tat almaya başladığını ve koku almaya başladığında anlattığı duyguyu size anlatamam. Çok mutluydu. Ben hala koku ve tat alamıyorum.
12:00 filyasyon ekibinin verdiği son ilaçları içtim.
12:50 182 nolu telefon numarasından aradılar. Filyasyon ekibinden tutun da Aile Hekimliği ve İlçe Sağlık Müdürlüğü’nün bizimle ilgilenip ilgilenilmediğine dair sorular sordular. İlaçları içip içmediğimizi kontrol ettiler. Benimle temaslı kişilerin testlerinin negatif çıktığını kendilerine bildirdim. İsim isim tek tek istediler bende verdim. Sağlık Bakanlığı kesinlikle bu süreçte çok iyi çalışıyor. Enformasyon ağı ve doktorların çabaları takdire şayan.
16:15’e kadar uyumuşum.
20:30 duş aldım fakat su sıcak olduğunda nefesim daralmış hissettim. Ilık olduğu zaman rahatladım.
21:00 akşam yemeği yedik.
22:00 ayıklanmış nar ve üzüm yedim.
23:00 uyudum
7.gün 09:50 uyandım. Hiçbir yerimde ağrı, sızı, acı yok çok güzel ve rahat uyandım.
10:30 smothy içtim
11:10 İlçe Sağlık Müdürlüğü’nden aradılar. Genel durumumuzu sorup, herhangi bir olumsuz durumda haber vermemizi söylediler.
11:40 kahvaltı yaptık.
12:00 hastalığım boyunca ilk defa midem bulandı. Camı açıp nefes alıp verdim.
12:30. 14:30 gece uykumu almama rağmen bir anda uykuya daldım ve iki saat uyumuşum.
19:00 yemek yedim. Hala koku tat alamıyorum. 23:30 uyudum.
8.gün saat 05:00 ağrım olmamasına rağmen uyuyamıyorum kıvranıyorum. Saat 09:30’a kadar sağa sola kıvrandım.
14:00-16:30 arasında uyudum. Tat koku hala alamıyorum.
9.gün. 09:30 uyandım. 11.30 Aile Hekimliğinden Azize hemşire aradı.
Saat 16:00-18:00 uyudum.
10.gün 09:00 uyandım ağrı sızı hissetmiyorum.
Sağlık Bakanlığı ve tüm sağlık çalışanlarına ilgi ve alakalarından dolayı çok teşekkür ederim.
II.BÖLGE ANKARA OPTİSYEN-GÖZLÜKÇÜLER ODASI BAŞKAN
CENK GÜLTEKİN